Hastalandığımızda veya şikayetlerimiz olduğunda, sağlık kuruluşlarına başvurur ve teşhis almaya çalışırız. Şikayetlerimize göre gerektiğinde ileri tetkiklerle tanı konulmaya çalışılır. Tanı süreci kimi zaman meşakatli ve uzun da geçebilmektedir. Doğru teşhisin konulması, tüm dünya tıbbının üzerinde uğraştığı bir konudur. Hastalıkların yaşattığı sorunlar ve semptomları, kişiden kişiye değişebilmektedir. Aynı hastalık farklı kişilerde farklı bulgular gösterebilir. Hatta bir başka hastalığın karakteristik semptomlarını göstermiş olabilir. Bu durumda hekim, bir dedektif gibi sorgulamak ve hastalığı teşhis etmekle karşı karşıyadır. Tıbbın ana kurallarından biri, bu durumu özetler:
HASTALIK YOKTUR HASTA VARDIR.
Hastada var olan bir sorun, bu hastalığına ait bir bulgu mu, yoksa ayrı mı. Bu gibi sorulara cevaplar aranır. Hekimlerin işinin ne derece zor olduğunu sanırım anladınız. Çağdaş tıbbımızın teşhis yöntemlerinin oldukça ilerlemiş olduğuna ayrı bir vurgu yapmalıyım. Buna rağmen doğru teşhis koymak, başlı başına zor bir iştir. Doğru teşhis, tüm imkanlara rağmen hala konulamayabilmektedir. İşte burada benim de kullandığım bütünsel tıp yöntemleri devreye girmelidir. Ben “Kuantum Teşhis ve Tedavisi” uyguluyorum. Kuantum terapiyi başka bir yazıda incelemek üzere doğru teşhis konulabilmiş hasta üzerinden devam edelim.
Size bir teşhis konulduğunda aslında o hastalığın (tabii ki kronik hastalıklardan bahsediyorum) çok yıllar önce başladığını bilebilirsiniz. Belki bu arada size çeşitli belirtiler de verdi ancak hekimin teşhis edebileceği bulguları henüz oluşturmamıştı. Fizyopatolojik süreçler, yine kişiden kişiye değişmekle birlikte, daha da karmaşık ve dolaylı bulgular verebiliyor. Belki hiç bir belirti vermemiş te olabilir. Yine şunu çokça duymuşsunuzdur: “Şikayetlerim vardı doktora gittim, tahliller yapıldı ve doktor bana tüm tahlillerin normal dedi ancak ben hastayım” Bu esnada hastalık vardır ancak aşikar hale gelmemiştir.
Hayatta sürprizler her zaman var olmaya devam edecek. Kötü sürprizler bizden uzak olsun. Ancak konu hastalık olduğunda, bazı şeylerin geleceği önceden tahmin edilebilir. Kötü yaşam tarzı, mutlu ve huzurlu olmayan ruh haliyle ve/veya korkularla yaşamak, hareketsiz yaşam, yanlış beslenme, kilo sorunları, çevresel kirlilik, belirli bir toksine devamlı maruz kalma ve bu toksinleri atamama vs. gibi durumlarda vücudun savunma sistemlerinin çalışması bozulup kronik hastalıklara kapı açılır. Bu durumların kronik olarak devam etmesi halindeyse kronik hastalıkları günün birinde kucağımızda bulabiliriz.
Buradan çıkan sonuç şudur: Sağlıklıyken kendimizi koruyacak şeyleri öğrenmemiz lazım. Toplumumuzda sağlık harcaması, hastanenin isteyeceği fark ücretinin ödemesi olarak anlaşılmakta. Tamamlayıcı sağlık sigortasını da yapmışsa sorunu bitirmiş oldu! Bu anlayıştan dolayı bir çok kronik hastalık ülkemizde cirit atıyor. Etrafımızda inanamayacağınız kadar çok tansiyon ve şeker hastası var. Bunlar önlenebilir.